Grafik tasarım gurusundan iyi logolar için ipuçları…
 
Grafik tasarım gurusu Michael Bierut ve Vox’tan Joe Posner’in hazırladıkları bir video bugünkü konumuz… Bu videoda logo sistemleri ve iyi logolar hakkında ipuçları ve önemli bilgiler veriliyor. Logonuzu tasarlatmadan önce okumakta fayda var…
Michael Bierut’un tasarımlarından bazılarına aşina olabilirsiniz. Hillary Clinton, Billboard dergisi ve United Havayolları’nın aralarında bulunduğu birçok logoya imza atmış olan tasarımcı logolar için şunları söylüyor: “Logolara gereğinden fazla önem veriliyor. Çoğu zaman logolara karşı karmaşık duygular beslerim. Bazı logolar çok sevilir. Ve bazıları da… Svastika da bir logo ve insanlar ondan nefret ediyorlar.”

Bierut’a göre logoları 3’e ayırmak mümkün.

1- Wordmark dediğimiz sadece firmanın adından oluşan logolar: Bu logolar herkesin alışık olduğu ve en basit türden olanları. John Hancock’un imzası bile bir wordmark’tı. Google’ın yeni logosu gibi temiz ve modern de görünebilirler, Coca-Cola’nın logosu gibi köklü bir geçmişleri var gibi de.
 
2- Resimli logolar: Resimli logolar çoğu zaman bir resimli bulmaca gibidirler. Target’ın (Şirketin adı İngilizce hedef olduğu için logosu da hedef tahtasından oluşuyor.) logosu gibi şirketin adını doğrudan da temsil edebilirler, Lacoste’un logosu gibi dolaylı olarak da.
 
3- Kutsal Kase gibi logolar: Soyut ikonografi denen bu logolar herkesin favorisidir çünkü neredeyse sihirlidirler. Michael Bierut şöyle diyor: “Bir tasarımcı olarak birçok müşteri benden Nike’ın swoosh’u gibi bir logo tasarlamamı istiyor. Onlar Nike swoosh’unun çizildiği gün Nike swoosh’u olduğunu düşünüyorlar, ama o logo çizildiği gün hiçbir şeydi.”Nike’in kurucuları Carolyn isimli bir tasarım öğrencisinden bazı fikirler çizmesini istediler, ve sonuçlardan pek memnun kalmadılar. “Hadi bari şunu kullanalım.” dediler. Kesinlikle bir gecede başarılmış bir şey değildi. Daha sonra ayakkabıların yanlarına koymaya başladılar. Ayakkabılar güzel görünüyordu. Nike’ın pazarlama takımı sayesinde bizler ürünü sadece performans ve atletik ekipmanla değil de atletik başarının kendisiyle bağdaştırıyoruz. Ve bu şekilde uzun süreler sonra küçük bir işaret büyük anlamlar taşıyabiliyor. Bierut şöyle diyor, “Kutsal semboller de aynen bunun gibidir. Şekillerin doğasındaki anlam değil ama bu şekillere bakan insanların zihinlerinde temsil ettiği şeyle alakalıdır.”
 
Ancak dördüncü çeşit bir logo var ki, bu 3 türden daha öte ve her birinden bazı öğeleri kullanabilir:
 
Logo Sistemi: Logo sistemi grafik bir çerçevedir ve sonsuz sayıda permütasyonu olabilir. Logo sisteminin ilk büyük ve popüler örneği MTV’dir. Ama Google’un ara sıra anasayfasında kullandığı “doodle”lar da başka bir örnektir. Farklı fikirler ve sorunlara da işaret edebilen aynı zamanda tanıdık bir semboldür.Bu yaklaşım teknolojiyle doğrudan alakalı. Michael Bierut bu durumu şöyle açıklıyor: “Eskiden bir şirket yeni bir logo yaptırdığında, askeri bir operasyon başlatılır ve logo tüm ekipmanların, uçakların ve gökdelenin üzerlerine yapıştırılır, yönetim kurulu için logolu kol düğmeleri ve altın yaka iğneleri yaptırılırdı. Şimdilerde ise bunların hiçbiri twitter ikonunuz, eposta imzanız veya faviconunuz kadar önemli değil. Bunlar daha göz önündeler ve bir çırpıda değiştirilebilirler.” Bierut Hillary Clinton logosunu tasarlarken bu sistem yaklaşımını kullandı. “Biz hem seçmenleri hem de sorunları yansıtabilecek bir logo yaratmak istedik. Büyük harf H ve oktan oluşan şekil aslında sadece kırmızı ve mavi rengi değil, istediğiniz herhangi bir rengi barındırmak için tasarlandı.”
Logo sistemlerinin kullanımı yükseliş eğiliminde; muhtemelen markaya kendi isminin çok daha ötesine gitme imkanı verdiği için.
 
Bierut konuyu şöyle özetliyor: “Logoyla insanlara bugünkü önceliğimizi hatırlatmış oluyoruz.”Ancak günün sonunda, şekli, tarzı veya sistemi ne olursa olsun, logonun neye benzediğinin çok da bir önemi olmayabilir. Bierut’un bu konudaki görüşleri ise şöyle: “Bu tamamen sembollere birer boş kap gibi bakmakla ilgili. Ve siz onların içini anlamla dolduruyorsunuz. Bazı kaplar bazı anlamları barındırmada daha başarılı olabiliyor.”Peki bu ne anlama geliyor? Temelde insanların internette üzerlerinde kavga ettiği yeni logo tartışmalarının çoğu yanlış. “Onlar sanki bir yüksekten atlama yarışmasının jüriliğini yaptıklarını sanıyorlar ama bu şirketler yüzme yarışmasındalar. Bu suya çarptığınızda çıkardığınız köpükle ölçülen türden bir yarışma değil. Suyun üstünde ne kadar süre başınızı tutabiliyorsunuz, önemli olan o.” diyor Bierut. Logoların uzun bir hayatı olmalı, bir tartışmada puan kazanmaları o kadar da önemli değil. Nike logosunun ortaya çıkışından 12 yıl sonra, Carolyn isimli grafik tasarımı öğrencisi tekrar Nike’a davet edildi ve kendisine Nike logolu bir yüzük ve tutarı belirtilmeyen bir miktar Nike hissesi verildi. 1973’te logo tasarlandığında aldığı ücret 35 dolardı!

 

 

Kaynak : www.idemama.com